Yer, yer değilken;
Su, su idi.
Yumurtalar kırıldı,
Işıklar patladı,
Ateşler harladı,
Yoklukta hiçlik süzülen Hiçlik,
Binlerce ismin sahibi O,
Tanrı oldu, Tengri oldu,
Marduk oldu, Yahuda oldu,
Mitra oldu, Brahma oldu,
Buda da oldu, her isme büründü.
Cosmos oldu
Kimi zaman çoklardı,
Kimi zaman tek,
Kimi zaman da yok.
Ol! Dedirttik,
Olmayınca; melekler, küçük tanrılar yarattık,
Tek O’ndan yaratıldık,
Bazen maddelerden, karşıt olanlar,
Kara ile beyaz olanlar,
Bazen arkhe oldu, bazen erk
Bazen töz oldu, bazen köz,
Öz olduğu da oldu, söz olduğu da,
O kadar yüce idi ki,
Yüceliğinin bilinmesini istedik,
İlk önce bizi yarattı,
Nasıl olduysa, biz de onu yarattık.
Kimi dedi ki sudan yarattı,
Kimi dedi ki topraktan,
Kimisi sudan taş sekti,
Dipten çamur çıktı,
Kimi dedi ki ateştir özümüz
Kimi dedi ki hayır sonsuzluktur,
Kimi toplama, çıkarma yaptı
Sayılar bizim özümüz dedi.
Özümüz hiçliktir diyende oldu.
Aslında yokuz birer sanrıyız diyen de,
Dört element özümüz diyen de,
Her şey bizim özümüz,
Ruhumuzda Tanrıdan diyenlere,
Doğayı işaret edenlere
Kulak vermek gerekti,
Koca bir karanlık içindeki,
İki ayak üstüne doğrulan hayvan
Çevresine baktı.
İçinde hayvani dürtüler vardı,
Bir şeyler hissetmeye başladı,
Belki ağacın en üstündeki meyve
Çok hoştu.
Belki de avladığı
Domuz.
Yanlışlıkla ateşe düşüp, lezzetlenmişti.
Bunları görünce,
Düşünmeye başlamıştır belki de,
Ya da önce idrak etti, çevreyi,
Sonra irade girdi devreye.
Bir araya gelince,
Bir arada olunca başladı sorun aslında,
Biri diğerinden güçlü idi.
Hayvansal güdü, güçlü olan
Lider olmak istedi,
Mağarayı bulan, güce hakim olmak istedi,
Ateşi getiren o cesur da
Beni de Tanrı yazın dedi.
Hayvanlarda öyleydi,
En güçlü olan liderdi,
En ulu oydu,
Onun yanında olan yerdi,
Avın en lezzetli yerini,
Güçlüden kalanı,
En lezzetli suyu bulan
Bu benimdir, ben Tanrıyım dedi,
Halbuki, yeraltından kaynayıp gelmişti
Bu su da benim gibi Tanrı.
Ateşi getiren ben Tanrıyım dedi,
Halbuki yıldırım yakmıştı ateşi
Bu Ateşte benim gibi Tanrı.
Toprak herkesindi aslında, lider yokken
Tanrı yokken.
Lider geldi, toprağı çevirdi,
Bunlar benimdir, ben
Tanrıyım dedi.
Halbuki, taşlar aşınmış,
Yapraklar çürümüş,
Dünyanın merkezi,
Patlamış, boşaltmış bütün ifrazatını
Yaymış olmuştu toprak.
Her güçlü Tanrı olunca,
Aralarından en güçlüsü baş tanrı oldu,
Diğerleri küçük tanrı,
Bazıları da üzülmesin diye yarı tanrı.
Hepsi Ol! Deyince olduruyordu ama,
Olmayınca, sizi imtihan ediyorum bundan oldu,
Olmayınca, tan inanmıyorsun bundan oldu.
Güce tabi olmayı seçenler,
Gücü tanrı yaptı yavaş yavaş,
Kimi yerde bir tanrı, binlerce yardımcı,
Kimi yerde bin tanrı, binlerce bezirgân.
Biride, bini de Ol! Deyince olduruyordu ama,
Olmuyordu! Biz güçsüzler olmadıkça, inandık
Olacak bu sefer diye.
Destanlar söyledik, efsaneler türettik,
Nasıl olmuştuk biz,
Etimiz toprak,
Kanımız su,
Ruhumuz nefes,
Canımız ateş miydi?
Tanrı süzülürdü o karanlıkta,
Hiçbir şey yokken, su vardı onunla beraber.
Bazısında, Tanrı süzülürdü hiçlikte,
Yanında kişi vardı o da süzülürdü,
İlkinde hani yalnızken,
İçine doğdu, bir dünya yaratayım dedi
Sonra, insan yaratayım dedi de ama nasıl?
İkincisinde kişi ile süzülürken,
Kişi rahat durmadı
Su da süzüldü, bir parça su çalındı
Tanrının yüzüne,
Tanrı suya bat dedi, kişiye
Nasıl? Sorusuna cevap arıyordu ya Tanrı
Meğer tek değilmiş, hiçlikte suyun içinde
Bilge Tanrı dedi ki, sudan çıkan taşı al.
Kişi suyun altında kaldıkça kaldı.
Sonra ilham geldi Tanrıya, ben dünya yaratayım,
Kişiye dedi ki, ağzında balçık çıkardı su yüzüne,
Tanrı bastı üstüne, üfledi taşa, taş toz olup
Yayıldı, suyun üstüne,
Oldu kara, yeryüzü.
Tanrının iki yüzü, biri yeryüzü
Kaos, korku, ölüm, eziyet, şimşek,
Tanrının iki yüzü, öbürü gökyüzü
Ululuk, rahatlık, özgürlük, umut, ışık.
Kişi balçıkla çıktı, nefes nefese,
Tanrı aldı balçığı yaydı suyun üstüne,
Ol! Dedi dünya, ve dünya oldu.
Sonra taştan kara yaratan Tanrı
O tozlu toprakla, suyu karıştırdı,
Hamur etti yoğurdu,
Bir çömlekçi kıvraklığı,
Bir heykeltıraş ustalığı ile
Aynısını, kişiyi toprağa çıkaran Tanrı,
Kişiye eş olsun diye yaptı.
Hamura şekil verdi, kendi şekliyle
Şekillendirdi.
Zaten Tanrının yanındaki kişi de kendindendi.
Toprak hamur hazırdı, şekillenmişti,
Koydu güneşin anlına,
Piştikçe, pişti.
Bir çömlek gibi pişmişti,
İçine su koymaya, can koymaya hazırdı.
Tanrı o kadar güçlüydü ki,
Ol! Deyince, olduran
Olmayınca, kendi nefesinden verendi.
Olmuştu artık,
Dört element ve tanrının eseri.
Şekli tanrının sureti,
Ruhu tanrının ruhu.
Tek bir şey olmamıştı;
Tanrı, sonsuzdu
Bu çömlek ölümlü.
Ona da çözüm buldu, tanrı
Ruhum onunladır, çömlek kırılsa bile
Ruh ölümsüzdür.
Nasıl çömlek özüne dönecekse,
Ruhta özüne dönecekti.
Comentários