top of page
Yazarın fotoğrafıözdenbekir karakaş

HUKUK, AHLAK, ETİK ve EVRENSELLİK



Bir siyaset uleması konuşuyor televizyon da "evrensel hukuk ilkeleri", "evrensel hukuk". Hangi hukuk, nerede evrensel? Kolay bir soru gibi görülüyor. Cevabı pat diye verilebilir gibi görülüyor. Bu konuşmayı yapan ulemaya bir örnek verirmisiniz? dese moderatör gerçek ortaya çıkacak aslında. Evrensel, evrensel hukuk, evrensel hukuk ilkeleri gibi büyük kavramlar olunca moderatör eziliyor doğal olarak, gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalıyor.


Evrensel Hukuk İlkeleri diye sıralananlar nelermiş bir bakalım? Sonra gerçekten Evrensel mi? Onu şöyle bir yazalım.

  1. Hukuk devleti

  2. Kuvvetler ayrılığı

  3. Yargı birliği

  4. Doğal Mahkeme ve Hakim Güvencesi

  5. Eşitlik

  6. Laiklik

  7. Sözleşme Özgürlüğü ve Güvenliği

  8. Hak Arama Hürriyeti

  9. Dürüst davranma ve İyiniyet ilkeleri

  10. Müktesep (Kazanılmış) haklar

  11. Aynı suçtan iki yargılama yapılamaması

  12. Suçta ve cezada kanunilik

  13. Sorumlululuğun şahsiliği ilkesi

  14. Cezanın bireyselleştirilmesi

  15. Kusur sorumluluğu

  16. Dürüst yargılanma ve savunma hakkı

  17. Masumiyet (suçsuzluk) karinesi

  18. Yargı bağımsızlığı

  19. Hukuk güvenliği hakkı

  20. Hakim tarafsızlığı

  21. İddia edenin ispat külfeti

  22. Yargı kararlarının gerekçeli olması

  23. Borçların nisbiliği

  24. Kanunun bilmemenin mazeret sayılmaması.

  25. Şüphede sanığın yararlanması

  26. Mülkiyet hakkı

  27. İfade hürriyeti

Bu yirmi yedi madde gibi başka başka kaynaklarda birkaç eksiği ve fazlasıyla ilkeler listesi bulabilmek de mümkündür. Bu evrensel hukuk denilen şeyin olmazsa olmaz ilk şartı "Hukuk Devleti" olmasıdır. İşte bu madde den itibaren de hukukun evrensel olmadığı ortaya çıkmaktadır. Devletin kendini bağladığı hukuk her zaman yaşadığı halkın gelenek ve görenekleriyle, devletin o halkı kontrol telaşından kaynaklanan düzenlemeler bütünüdür. Hukuk devletindeki hukuka devlet karar vermektedir. Aslında her devlet bir hukuk üzerine kurulmaktadır, böylece devletin şekli ne olursa olsun devlet denilen mekanizma bir hukuka sahiptir. Onu meşrulaştıran bu hukuktur. Aynı bir toplumu meşrulaştıran gelenek, görenek ve kültür gibidir, devlet için hukuk ve hukuk için devlet. Bu hukuktaki kanunları devlet mekanizması yapmakta, suç ve cezaya o kanunlar karar vermektedir. Orada karar verici olan (hakimler/yargıçlar) devlet mekanizmasında istihdam edilmekte ve yine devlet tarafından bu istihdam edilmiş karar vericilerin bağımsızlığı ve güvenliği güvence altına alınmaktadır. Bütün maddeler aslında özü itibariyle devlete bağlıdır. Ve devlet yine kendi kanun koyuculuğu ile bu kendi kontrolünde olan "Evrensel hukuku" kısıtlayabilmektedir.



"Evrensel hukuk" kavramı aslında lokal-devletin kontrolü ve güvencesi altındadır. Devlet yine kendi belirlediği hukukla bir Hukuk Devletidir. Adı, ideolojisi ne olursa olsun sonuçta her devlet bir şekilde "Hukuk Devletidir".


Hukuk toplumların gelenek ve göreneklerinin günümüze yansımış halidir. Bu dini olabilir, kültürel olabilir gelenek-görenek bir eliyle bugün hukuk olmuştur. Diğer tüm kültürlerin gelenek-göreneklerinde ortak motifler nasıl bir gelenek-göreneği evrensel yapmazsa "hukuku"da evrensel yapmamaktadır. Çünkü "Evrensel Hukuk" günün şartlarına göre geliştirilip, çoğaltılıp azaltılabilmektedir. Fakat etik için böyle bir durum söz konusu değildir.


Evrensel hukuk kuralları olarak listelenenlerin birçok maddesi adli konulardır. Örneğin laiklik evrensel olarak hukuk normu olarak her yerdeki hukukta yansımamaktadır. Hukuk düzenleyici erkler eğer oradaki yapı din temeli üzerine kurulu ise, bütün kurallarını o dini esaslara göre yapacaktır. Yahudilik gibi bazı inançlar hariç tamamı "Evrensel" bütün insanlık için olduğu iddiasında olmasından dolayı, evrensel kavramı; herkesin kendi düşüncesindeki evrensele göre olacaktır. Yani hukukun evrenselliği birçok paralel evrenselliklerden ibarettir.


Etik ve ahlak birazcıkta bunun üzerinde durmak gerekmektedir. Birçok itiraz olacağı aşikar olmasına rağmen (bizde sözlüklerde sanki eşanlamlıymış gibi verilmiş olmasına rağmen) felsefe bu iki kelimeyi aynı anlamlarda kullanmamaktadır.


Etik'in evrenselliğinden bahsedebilirken, ahlakın da hukuk gibi evrenselliğinden bahsedilememektedir. Ahlak aşağıda açıklayacağımız aşamalardan sonra etik'in ayrılmamak kaydıyla evrensel normlara kavuşmaktadır. Her toplumsal "ahlaksallık" vardır. Bu "ahlaksallık" o toplumun kendi değer yargılarına göre oluşmaktadır. Bir toplumda "ahlaksallığa" bürünmüş olan, diğer toplumlarda "ahlaksal" olarak kabul edilecek diye şart yoktur.


TDK sözlüğünde "ahlak" kelimesi için iki anlam verilirken, bu anlamlarının içinde "etik" gösterilmemektedir. Fakat aynı sözlük "etik" kelimesinde tereddütsüz olarak anlamlarından biri olarak "ahlaki" kelimesini vermektedir. Sözlük "ahlak" için; 1. Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre. 2. Huylar.


Aynı sözlük Fransızca "ethique" kelimesinden dilimize geçmiş olan "etik" kelimesinin anlamını tamamı ahlak öznesi olan bir kaç anlamda vermektedir; 1. Töre bilim 2. Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü 3. Etik bilimi 4. Ahlaki, ahlakla ilgili.


Etik kelimesi etimolojik olarak Yunanca "ethos" kelimesinden türemiştir. "Ethos" kelimesi "kişilik, karakter" anlamına gelmektedir. Etik de doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak ve değerler hakkında düşünme pratiğidir.


Etik felsefenin bir alanıdır. Ahlakla karıştırılıyor, beraber veya eşanlamlı olarak kullanılıyor olması etik'in incelediği konulardan birinin ahlak olduğunu ve ahlakın ulaşmaya çalıştığı hedefinde etik olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir.


Ahlak toplumsal kabuller, gelenekler, varsayımlar, kurallar ve yasalar üzerine kuruludur. Halbuki etik; ahlak, iyi, kötü, doğru, yanlış, adalet, suç, değer, erdem, vicdan gibi kavramları temel almakta ve bunları alt dallarında incelemektedir.


Antik çağ Batı felsefesinde "Etik sorunu" Sokrates'le beraber konu edilmiştir. Daha öncesinde de yaklaşık konular varsa da onlar da temel'de kabul, öğreti yani ahlakla ilgilidir. Sokrates Etik'in ilk konusunu ortaya atmıştır; erdem. Sokrates sonrası birçok etik düşünce modeli ortaya çıkmışsa da Sokrates'in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik düşüncesidir.


Bugün etik teorik etikle, uygulamalı etik olarak ayrılmaktadır. Teorik etikçiler, uygulamalı etikçilere de teori üretilirken, uygulamalı etikçiler de teoriciler için teoriler üretmektedir.


Bugün Evrensel Etik uygulama da; Kürtaj, hayvan hakları, biyoetik, meslek etiği, eşcinsel hakları, insan hakları, tıbbi etik, çevresel etik vb. ahlak üstü evrensel birçok konu ile ilgili çalışmaktadır.


Dinlerin etik konusu haline gelmesi çok tartışmalı konudur. Çünkü dinler tamamen ahlak konusudur. İnançlar tamamen "dogma" ve dokunulmaz oldukları ve kendi ahlakları kutsama hakkına sahip oldukları için aynı yasa koyucular gibi değerlendirilmektedir. Bir hukuk ve ahlak konusudur.


Felsefenin etiği bir bütün olarak incelerken yaptığı "Evrensel Ahlak" yasalarının oluşturulup oluşturulamayacağı ve bu gibi sorulara tutarlı ve çelişkisiz cevap vermektir. Felsefe Evrensel "ahlak" yasalarının törelerden sıyrılarak "Evrensel Etik" konularıyla oluşturulabileceği söylemektir. Her bir maddesi etik değer olan bu yasalar toplamı etikle beraber oldukları sürece "evrensel"dir. Eğer bir topluma ait gelenek değiştirildiği anda "Evrensel" vasfını kaybetmektedir.


Töre ve kabullerden oluşturulmuş kurallar manzumelerinin yazılı olanları hukuk, bireyden bireye geçeni ahlaktır. Ve o toplumla ilgilidir. Evrensel değildir.


Etik o toplum, bu toplum herkesin kesiştiği kavramların üzerinden pratik geliştirmektir. Herkes için aynı anlam yüklüdür. O yüzden "Evrensel"dir. Etik değerlere ahlaki gerekçelerle hatta hukuki gerekçelerle karşı çıkılmaktadır. Bu da geleneğin muhafazakâr yapısından kaynaklanmaktadır.





56 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page