top of page
Yazarın fotoğrafıevrenseldevinim

İĞDE Damar Sertliğinin Düşmanı







İğde (Elaeagnus), bir tür meyve ve bu meyveyi veren İğde ağacı türlerine verilen genel addır. Azotu kökünde depolayabilme özelliği sayesinde en verimsiz topraklarda dahi yetişir. Ayrıca kuraklığa dayanıklılığı sebebiyle pek çok türü erozyonla mücadeledede kullanılabilmektedir. Yaz kış yeşildir ve yapraklarını döker. Türkiye'de özellikle Güneydoğu ve İç Anadolu bölgesinde yetişir. Bağ ve bahçe kenarlarında çit bitkisi olarak da kullanılır. Böbrek rahatsızlığı olan kişilere bolca yemeleri tavsiye edilmektedir. Meyveleri zeytin büyüklüğünde ve sarı-kahverengi olup, yenilebilir. Bağırsak bozukluklarını ve ağız pasını gidermek için de kullanılır.


En yaygın ve kültüre alınmış türlerden biri kuş iğdesidir (Elaeagnus angustifolia) ve bunun aşılı çeşitleri iri meyveli olup sultan iğdesi adıyla tanınır. Dünyada özellikle Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'ya yayılmış çok çeşitli iğde türleri bulunmaktadır. En önemli diğer bilinen türlerden ikisi Japon iğdesi (Elaeagnus umbellata) ve Elaeagnus multiflora (Gumi-Kırmızı iğde) olarak sayılabilir.


Türkiye'de özellikle karasal iklime sahip olan pek çok ilde yetiştirilebilmektedir.



İğde ve Mitoloji

İğde ölümsüzlüğü taşıyan meyve olabilir.




Türklerde kayından başka, çam (pine), kavak (poplar), ardıç (juniper), meşe (oak), selvi (cypress), çınar (plane tree), iğde (oleaster), söğüt (wilIow) ve karaağaç (elm) kutsal veya önemli sayılır. Bunlardan iğde (oleaster) ve karaağaç (elm) günümüzde Anadolu’da nazardan korunm ak için de kullanılır.


Eski Türkçede “yigde” (Atalay, C.III, 2006: 31; Ögel, 1978:302) olarak geçen iğde ağacının bugünkü şeklini alış hikâyesi, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’nun 101 Anadolu Efsanesi kitabında şu şekilde derlenmiştir: “Nemrut, Hazreti İbrahim’i ateşe atmaya karar verir. Büyük bir ateş yaktıracak ve İbrahim’i içine atarak diri diri yakacaktır. Nemrut’un adamları ateşin yakılabilmesi için ağaç toplamaya başlarlar. Fakat pek çok ağaç böyle uğursuz bir iş için yanmaya razı olmazlar. Ateşin büyük olması için odun toplayıcılar uzun ve düzgün ağaçları tercih ederler. O zamanlar uzun ve pürüzsüz olan iğde ağacı bu işe gönüllü olarak talip olur. Çevredeki iğde ağaçlarını hep keserler ve ateşe atarlar. Bir ara ateş o kadar büyür ki Hazreti İbrahim’i ateşe atmak için yanına yaklaşamazlar. Hemen bir mancınık hazırlayıp İbrahim’i onun vasıtasıyla ateşe atarlar.


İbrahim’in düştüğü yerin güzel bir bahçe, ateşin göl ve odunların da göldeki balıklar olduğu hepimizin bildiği şeylerdir. Ama ya iğde ağaçları… Evet, o günden sonra iğde ağaçlarının ne düzgünlüğü kaldı ne de dikensizliği… Bugün iğde ağaçları eğri büğrü ve dikenlidir. Bu yüzden de yakılmak için pek tercih edilmez. Çünkü Hazreti İbrahim, fazla ısı vermesi karşısında Allah’a yalvarır ve bu ağacın cezalandırılmasını ister.” . Türkçede iğde adının varlığını Divanü Lȗgat-it-Türk’ten öğreniyoruz. Divan’da ‘yigde’ şekliyle tespit edilen kelime ile ilgili, adının nasıl verilmiş olduğuna dair bir bilgi bulunmasa da; hakkında anlatılan yukarıda metnini verdiğimiz efsanesi mevcuttur. İslam mitolojisi kaynaklı bu efsanede iğde ağacı, Hz İbrahim’ in yakıldığı ateşi meydana getiren ağaçtır. Nemrut’un putlarını kırdığı için yakılması emri verilen İbrahim’i yakmak için hiçbir ağaç, ateşe sebep olmaya yanaşmazken, sadece iğde ağacı gönüllü olur. Uzun ve pürüzsüz dalları olan iğde ağacının yanıcı gücü normalde çok fazla iken; Hz. İbrahim’in Allah’a yalvarması sonucu cezalandırılmıştır. Bu hadiseden sonra lanetlenen ağaç, pürüzlü ve dikenli bir hal alırken, yanıcı gücü de zayıflamıştır.

Saim Sakaoğlu’nun “Efsane Araştırmaları” kitabında yer alan “İğde Yolu” adlı başka bir efsaneye göre iğde ağaçlarını kesmek sakıncalıdır. İnanışa göre, Kars’ın Tuzluca ilçesinin Eğrekdere köylüleri, köyün dışında iki sıra hâlinde bulunan iğde ağaçlarını budamadıkları gibi kırılan dallarını da toplayıp yakmazlarmış. Çünkü zamanın birinde bu ağaçların yanından geçmekte olan bir atlı, atını sürmek için ağaçtan ince bir dal koparmış. Çok ilerlemeden adamın elindeki dal ateş alıp yanmaya başlamış. Bir müddet sonra da adam ölmüş. Dahası çok geçmeden adamın çoluk çocuğu da ölmüş. Başka bir anlatmaya göre ise, bir adam iğdeleri keserek kendisine ev yapmış. Bir zaman sonra bütün ev halkı uykuda iken, ev çökerek tüm aile ölmüş. Köy halkına göre bu iğde ağaçlarının bulunduğu yer bir ocaktır. Bu inanışa son derece bağlı olan köylüler iğdeleri kesmez, hatta kendiliğinden düşen dalları bile yakıp kullanmazlarmış. Bu nedenle iğdeler dal budak salarak, çalı yığını hâline gelmiş. Kanaatimizce iğde ağaçlarına karşı gösterilen bu korkuyla karışık saygının temelinde, İslam mitolojisinde Hz İbrahim’i yakan iğdelerin lanetlenmesi inanışı yatmaktadır. İğde ağacı ile ilgili anlatılan efsanelerin ya da yaygın inanışların çoğu peygamberler ve peygamber soyundan gelenlerle ilgilidir. Bunların ortak noktası iğdenin eğriliği meselesidir. Balıkesir yöresinden derlenen bilgilere göre; Fatma anamızın üzerine kuma gelir. Fatma anamız üzüntüyle iğde ağacına yaslanınca ağaç eğilir (halk arasında bu ‘kadın’; Havva anamız ya da üzerine kuma gelen, kayınvalidesinin iftirasına uğrayan bir kadın şeklinde değişmektedir.) Fatma anamızın üzerine kuma gelip gelmediği bilinmez ama iğde, kadınların dertleştikleri bir ağaç konumundadır. Bir başka inanışa göre de Hz. Peygamber üzerine yaslandığı için saygıdan eğilen iğde ile bir bağ kurulmuştur. Türk kültüründe iğde aynı zamanda nazarlık olarak da kullanılmaktadır. Türk Kültüründe Ağaç Kültü adlı çalışmasında Pervin Ergun bu dikenli ağaç üzerinde durmuştur. İğde dikenli bir ağaç olduğu için nazara karşı koruyucu bir özellik gösterir. Altay şamanlarına göre Erlik ve kötü ruhlar dikenli çalılara yaklaşmamaktadırlar. Erlik ’ten korkan Altaylılar kurban törenlerinde kullandıkları ağaçları ve kurbanlığın parçalarını astıkları direk ve kazıkları eski ve eğri olanlarından seçerler ve dikenli çalıların yanına kurarlar. Çünkü Erlik dikenli çalılardan korkmaktadır. İçindekiler : Vitaminler, Organik asitler, Flovan Glikozidler, Uçan yağ, Tanen 100 gr. 1 Porsiyonunda (ortalama) değerler Karbonhidrat (g)5.20 Protein (g) 1.40 Yağ (g) 7.10 8.9 Kolesterol (mg) 0.00 Sodyum (mg) 4.00 Potasyum (mg) 133.00 Kalsiyum 42.00 Vitamin A 250.00 Vitamin C 450.00 Demir 0.44 İğdenin faydaları; - İğdenin bir önemli özelliği omega 7 yani palmitoleik asit kaynağı olmasıdır. Çok sık duymadığımız omega 7, Tibetliler ve Moğollar tarafından geleneksel ilaç olarak kullanılan bir besin öğesidir. Özellikle akciğerler, mide, dalak, kan dolaşımı üzerine farmakolojik etkilerinin olduğu yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır. İlk kez 1977 yılında, Çin Sağlık Bakanlığı tarafından resmi olarak kaynaklara geçmiştir. Omega 7 ayrıca derinin doğal bir bileşenidir, bu yüzden cildi nemlendirici ve onarıcı etkisiyle bilinmektedir. Bu özelliği ile yanık ve iyileşmeyen yaraların tedavisinde ve egzama gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Vajinal kuruluk ve göz kuruluğu gibi hastalıkların tedavisinde de etkilidir. Son yapılan çalışmalarda, Omega 7’nin saç ve tırnak üzerindeki olumlu etkileri de saptanmıştır. Omega 7 yağ asidinin diğer bir özelliği ise insülin seviyesinin düzenlenmesine yardımcı olarak yağ metabolizmasını düzenlemesi ve dolayısıyla kilo kontrolüne yardımcı olmasıdır. Bu mucizevi madde aynı zamanda metabolizmayı hızlandırarak vücudun insülin hassasiyetini artırır. Böylece vücut glikozu yağ olarak depolamak yerine enerjiye dönüştürür ve kilo kontrolü kolaylaşır.- İshali durdurur - Öksürüğe iyi gelir - Vücut direncini artırır - Bağırsağa faydalıdır - İdrar sorunlarını düzenler - Mide bulantısını ve kusmayı önler - Ağzı temizler - Soğuk alğınlığına iyi gelir - Grip önleyicidir - cinselliği artırır - Egzamayı giderir - Böbrekleri çalıştırır İğde nasıl kullanılır : İğde ağacı meyvesinin yenilebileceği gibi çiçekleri suda haşlanarak çayı yapılabilir. Hoş kokusu ile bahçeleri süsleyen iğde çiçeği koklanırsa zihni açar. İğde çiçeği ve iğde yaprağı kaynatılarak suyu içilebilir. İğde meyvesi taze olarak yada kompostosu yapılarak tüketilir. İğde çiçeklerini kaynatıp balla tatlandırarak içmek öksürüğü azaltır. Palmitoleik asit içeriği ile damarlarda dolaşan kolesterol miktarının düşürülmesine yardımcı olur. Damar çeperlerinin esnekliğini koruyarak sağlam kalmasında etkilidir. İğdeyi balla macun yaparak kuvvetlendirici olarak da kullanabilirsiniz. İğde çekirdeklerini kaynatarak yaptığınız çayla boşaltım sisteminizi destekleyebilirsiniz. Çiçekleri suda haşlanarak çayı yapılabiliyor. Kolonyası bile var. İğde çiçeği kolonyası Ayrıca C vitamini deposu olan bu lezzetli besinin tüketim zamanı Eylül-Ekim aylarıdır. Sağlık için doğru aylarda tüketmeye özen gösterilmelidir. Kısaca vücudun sindirim sisteminden, dolaşım sistemine kadar pek çok kısmında olumlu etkisi olan iğdeyi hayatınızdan eksik etmeyin, tabii ki her şeyin azı karar, çoğu zarar felsefemizi unutmadan, ölçülü ve dengeli olarak. İğdenin zararları : İğde meyvesi fazla yenildiğinde kabızlık yapar. İğde Yağı: İğde yağı, İğne meyvesinden soğuk pres yöntemiyle elde edilmektedir. Organik asitler, B grubu, E ve C vitaminleri ile flavon glikozitleri içermektedir. İğde Yağının Faydaları İğdenin yukarıdaki faydalarının aynısıyla beraber, - Cilt bakımında kullanılan iğde yağı cildi canlandırır. - Cildi nemlendirir, - Cildi mikroplardan arındırır - Afrodizyak etkisi yapar. Nasıl Kullanılır Dahilen; günde 3 damla 1 fincan ılık suya damlatılarak içilir. Ağız kokusuna karşı kullanılacaksa; bir çay bardağı suya 3 damla damlatılarak gargara yapılır. Haricen; antiseptik özelliğinden dolayı, temel yağlar içerisine karıştırılarak yara ve sıyrıklara sürülerek kullanılır. Cilde masaj yapılarak kullanıldığında cildi canlandırır ve nemlendirir. İğde Reçeli : MALZEMELER: 400 gram iğde çiçeği 1 kilo toz şeker 3 bardak su 1 yemek kaşığı limon suyu İğde çiçeği YAPILIŞI: 1. Mayıs sonunda iğde ağacı dallarından toplamış olduğunuz taze iğde çiçeklerini öncelikle suda yıkayın. Ardından süzgece alarak sularının süzülmesini bekleyin. 2. Reçel tencerenizin içerisine toz şeker ve suyu koyun. Şeker eriyene kadar karıştırarak şerbetinizi pişirin. 3. Şerbetiniz kıvamını aldıktan sonra içerisine iğde çiçeklerini ilave edin. Maksimum 3-4 dakika daha reçelinizi kaynatın. 4. Limon suyunu ilave ettikten sonra reçeli bir taşım daha kaynatın ve hemen ardından ocaktan alın. 5. 10 dakika kaynamış suda bekletilen ve ardından havluyla kurulanan sıcak kavanoza reçeli dökün ve ağzını sıkıca kapatarak ters çevirin. Hazırlamış olduğunuz ev yapımı iğde çiçeği reçelini serin ve kuru bir ortamda muhafaza etmeye özen gösterin.

28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page