top of page
Yazarın fotoğrafıözdenbekir karakaş

REÇEL VE MARMELAT

Güncelleme tarihi: 19 Nis 2023





Tanımı

Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğünde Reçel ve Marmelat'ın tanımı


reçel Far. r³ç¥l a. Meyvelerin şekerle kaynatılmasıyla hazırlanan tatlı: “Onlar kahve, süt hatta kışın salep içmeyi, zeytin, peynir, reçel ve ekmek yemeyi tercih ederler.” -A. Ş. Hisar. Güncel Türkçe Sözlük reçel Fr. confiture (tarım) BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu 1963

marmelat, -dı Fr. marmelade a. (l ince okunur) Şeker karıştırılarak pişirilmiş meyve ezmesi: Ayva marmeladı. Güncel Türkçe Sözlük

Tarihçesi

Türklerin dünyaya hediyesi bir kavanoz reçel. Kahvaltıların olmazsa olmazı geçmişte sarayda, konaklarda pişer, kahveden hemen önce ikram edilirdi. Kahve kültürünün parçası olarak reçeli tadan Avrupalı seyyahlar durur mu, milli tatlımızı kendi coğrafyalarına götürdüler. Kimi işin kolayına kaçtı marmeladını yaptı, kimi içinden balı çıkardı saf şekerle tatlandırdı. Ancak ne zaman reçel dense akıllara hep bu tatlıyı akla hayale gelmeyen sebze ve meyvelerle bile yapan Türkler geldi.


Pers İmparatoru Darius milattan önce 510 yılında Hindistan’ı işgal ettiğinde, askerleri şeker kamışı ile tanışırlar. Tadından dolayı da şeker kamışına ‘arılar olmadan, bal veren bitki’ dedikleri rivayet edilir. İran’a getirilip yetiştirilen şeker kamışı, mucizevî bir bitki olarak görüldüğü için, bir müddet askerler tarafından korunur ve sırrı saklanır. 7’nci yüzyılda Arap Müslümanlar şeker kamışı ile tanışırlar ve şerbetini yapmayı öğrenirler. İlk reçel de yaz meyvelerinin uzun süre korunması amacıyla Müslümanların geliştirdiği bir tatlı türüdür. Müslümanlar şeker kamışını gittikleri bütün ülkelere ve özellikle Kuzey Afrika ile Güney İspanyaya götürürler.


Reçelin, İspanyanın Müslümanların elinden çıkmasından sonra Batıya geçtiği görülür. Müslümanların meyveyi reçel sayesinde uzun süre saklamaları, Batıkları hayrete düşürür. Önceleri bayramlarda ve uzun kış gecelerinde misafire ikram olarak sunulan ve önemli bir gıda sayılan reçel, ayrıca saray ve dergâhların vazgeçilmezlerin-dendir. özellikle de, Mevlevi dergâhlarında bilinen en eski reçel tarifi, gül reçelidir. Osmanlı saraylarında mutfak, farklı bölümlerden oluşur. Reçelhane, helvahanenin içinde bir bölümdür ve reçeller bu bölümde yapılır. Günümüzde sadece kahvaltıda tüketilen reçel, Osmanlı için asla sıradan bir yiyecek değildir. Bugün reçeller rafine beyaz şeker, mısır glikozu ve fruktozu gibi tatlandırıcılarla yapılırken; geçmişte reçel, şeker kamışı suyu ve bal ilâvesi ile yapılırdı. Özel gün ve düğünlerde misafirlere, özel reçel kâse ve kaplarında türlü türlü reçel ikram edilirdi.


Kahve normal şartlarda, şekersiz içilir. Ancak bazı yörelerde kahve ve özellikle mırra ile lokum ikram edilir. Bir kaynakta geçmişte kahvenin nasıl içildiği anlatılıyor: “Kahveden önce de mutlaka bir reçel tatma töreni var. Nedeni, kahveyi içmeden ağzı tatlandırmaktır. Bunun için, gümüş tepsilerde kahve ve reçel takımları yapılmış. Ortadaki kâsenin içinde reçel vardır. Kaşıkların konulduğu sağdaki kaptan bir kaşık alınıyor, reçel tadılıyor ve solda, içinde az miktarda su olan kaba kirli kaşık bırakılıyor. Kural gereği reçelden sadece bir kaşık tadılıyor. Bazı yabancı gezginler neden bir kaşık yenildiğini anlayamamış, yazdıkları kitaplarda sarayın cimriliğinden bahsetmişler.” Hâlbuki bu uygulamadan maksat, toplum sağlığına verilen önem ve görgü gereğidir. Bir kişinin ağzına girmiş kaşık reçel kabına tekrar batırılmaz ve kirli kaba bırakılır. Genellikle ikinci kez alınmasa bile, alınacak ise yeni, temiz bir kaşık kullanırdı. Sarayda en çok kullanılan reçeller, gül, menekşe, ağaç kavunu ve fulya çiçeği reçelidir.



Reçel yapamayan kız evde kalır

Gelelim Osmanlı’ya. Reçel, Osmanlı’da itibarı yüksek bir tatlıydı. İlk zamanlar saraylarda ve konaklarda yapıldı. 10 bölümden oluşan saray mutfağında helvahane adı verilen yer sadece tatlılara ayrıldı. Reçeller ise sadece helvahanede değil, Gülhane bahçesinde yapılırdı. Burada yapılan reçellerin farklı bir özelliği vardı. Bahçede III. Selim’in yenilediği köşkte sadece padişah için gül reçelleri yapılırdı. Günümüzde kahvaltıda tüketilen reçel, Osmanlı’da halkın tadamayacağı kadar lükstü. Çünkü içeriğinde az bulunan şeker kamışı suyu bir o kadar da bal bulunuyordu.


Reçelhanede kaynatılan tatlılar ilk önceleri Çin ve Japonya'dan gelen porselen kavanozlara konularak sarayın iç kiler adı verilen bölümünde saklanmış. Daha sonra Selanik ve Trakya'da üretilen seramik kavanozlara konmuş.


Osmanlı’da reçel yapamayan kadınlar ayıplanmakla kalmaz, evde bile kalabilirdi! O zamanlar, şayet kadın yemek çeşitlerini yapmasını bilmiyorsa ve hizmetçi çalıştıracak kadar zengin değilse, o evde mutluluk olamazdı. Bu nedenle genç kızlar evlenmeden önce yemekle ilgili her şeyi öğrenerek gelin olurlardı. Her şey sağlıklı ve lezzetli olarak üretilir, yaz meyve, sebzeleri ve tahılları kış için hazırlanırdı. Reçel de bunlardan biriydi. Çünkü bugünkü gibi ‘her şeyi marketten alırım’ bahanesi söz konusu değildi. Yiyeceklerin çoğu evde hazırlanırdı. Bu yüzdendir ki, yiyeceğin hem zahiri hem de batını bilinirdi ve güvenle tüketilirdi.


Bugünkü gibi, ne içerdiğinin bilinmemesi söz konusu da değildi. Elbette reçel yapan reçelciler de vardı, ekmek yapan fırınlar da. Ama buraları denetleyen muhtesipler ve -günümüzdekinin aksine- hileye müracaat etmeyen kanaatkâr ve ahlâklı zanaatkâr, tüccarlar vardı. Günümüzde evde reçel yapma hasleti büyük ölçüde korunuyor. Ancak önemli birkaç farkla… Eskiden reçel yapımında, rafine şeker kullanılmazdı. Zaten Osmanlı’da rafine şeker yoktu. Bunun yerine şeker kamışı suyu ve bal kullanılırdı.


Osmanlı fermanlarında şu hükmü görürüz: “Lokma tatlısı pişirenler, iyi hamur ve yeterince bal ve akide kullansınlar. Lokmaların balı ve akidesi az olmaya.” Şimdilerde çok az sayıda meyveden reçel yapılıyor. Hâlbuki Osmanlı’da pek çok reçel çeşidi vardı: Hurma, Trabzon hurması, elma, armut, gülbeşeker, turunç, ceviz, vişne, kızılcık, şeftali, kavun, kabak, patlıcan, ağaç kavunu, muşmula, ayva, mürekkep reçeli (bazı kaynaklar bunu karışık reçeller olarak tanımlanıyor, bazı yerlerde turunçgillerden bir çeşit diye tarif ediliyor), hünnap, kayısı (kâyseve), karpuz, limon, limon-i frengi (greyfurt olması muhtemel), çağla bademi, erik (İncasiye), Frenk üzümü, gül, fulya, menekşe, ayva çiçeği, portakal çiçeği, erguvan çiçeği, nilüfer çiçeği, şeftali çiçeği, sakız gülü, kırmızı gül, kuru erik, kuru vişne, mandalina, salep, sığırdili çiçeği, yasemin, zerdali, zencefil, adaçayı mazısı, yabani armudu, ananas, diken üzümü, Bektaşi üzümü, Şam fıstığı, çekirdeksiz üzüm, incir , ebegümeci çiçeği, kaya koruğu, kestane koruk, zeytin, elmayı-taze miski (güzel kokulu elma reçeli, bu Amasya elmalarıyla yapılıyor).


Reçel, Osmanlı’da şifa veren bir gıda olarak da değerlendirildi. Bunu nereden anlıyoruz? Çünkü şekeri Osmanlı’da ilk eczacıların kullandığını biliyoruz. Sarayın eczanesi reçelhanede padişahlara ilaçlar yapılıyordu. Her bitki, sebze meyve hastalıkları tedavi etme özelliğine göre ayrılıp reçele dönüştürülüyordu. Saray mutfağına girecek gıdaların yetiştirilmesi için özel bahçeler tahsis edilmişti. Bunların içinde en ünlüsü Edirne Sarayı’ndaki gül bahçesiydi.


Osmanlı’da sanat günlük yaşamın parçasıydı. Elbette reçel de bu kültürün parçası olacaktı. Altın, cam, porselen ve değerli taşlarla hazırlanan tatlı hokkaları böyle doğdu. Tatlı hokkalarının kapak kısmında içine konulacak reçeldeki meyvelerin formunda değerli taşlarla bezeli süslemeler göze çarpıyordu. Porselen ve cam için Bavyera, Viyana, Paris ve Venedik’ten sipariş alınıyordu. Osmanlı’nın reçel tutkusu 17’nci yüzyılda Avrupalı tüccar ve sanatçılar için gelir kapısı olmuştu.

Sarayda verilen büyük bir yemek ziyafetinden sonra da mutlaka reçel ikramı yapılıyor. Bu sunum sırasında en çok dikkat çeken şey, Avrupa'dan ithal edilen birbirinden şık ve parıl parıl parıldayan rengarenk reçellikler. Gülapdanı ve buhurdanı da yanında... Osmanlı'da reçelin nasıl bir kültür haline geldiğini anlamak için reçel takımlarına bakmak yeterli. Reçel pahalı bir yiyecek olunca, sunumunu da sıradan kaselerle yapmak koskoca imparatorluğa yakışı almazdı tabi. Tatlı hokkası da denilen kaseleri yapan sanatçılar adeta hünerlerini konuşturmuş. Mesela her kasenin kapak tutamağı elma, armut, nar gibi farklı meyvelerden tasarlanmış ki, içinde hangi reçel olduğu anlaşılsın diye. Altın yaldızlı gümüş reçellikler çok meşhur. Gümüş kakma ve yeşil taşlı reçellikler ise dönemin zarafetini gösteren örneklerden. Padişaha sunulan reçellerin konulduğu kaseler ise som altından. O dönemlerde porselen ya da cam ürünler henüz Osmanlı topraklarında üretilmediği için reçel kaseleri Almanya, Viyana, Fransa ve İtalya'nın seramik ve porselen yapılan bölgelerinden ithal ediliyor. Osmanlı'nın reçel merakı Avrupalı için böylece iyi bir pazar olmuş. Durum böyle olunca reçellerin ünü saray sınırlarını da asmış. İngiltere'de de çok tüketildiği biliniyor. Osmanlı reçel kültürüne yabancı gezginlerin bakışı

İngiliz diplomat d'Ohsson "1782'de Saray'da tatlılara özellikle de gül reçellerine epeyce para harcandığını" yazmış. İngiliz yazar Julia Pardoe, "1837 yılında devletin ileri gelenlerinden birinin evinde katıldığı yemek ziyafetini uzun uzun anlatırken, çok çeşitli yemekleri saydıktan sonra yemek sonuna doğru pahalı reçeller, rengarenk şerbet ve limonatalar getirildiğini anlatıyor. 19. yüzyıl ortalarında İngiliz konsolosun eşi Lady Fanny Blunt, "Türkiye'nin her yerinde ikram olarak meyvelerden veya gül, zambak, menekşe ve portakal çiçeğinden yapılan bir tür reçel olan "tatlou" sunmak âdettir." diyor. Yabancıların bazıları kendilerine ikram edilen reçelden sadece bir kaşık yenileceğini anlamıyor ve bunu yadırgıyor. Cimrilik olarak nitelendiriyor. Bazıları da reçel kavanozunu alıyor ve kaşık kaşık yemeye başlıyor, bir taraftan da ev sahibine 'reçeliniz çok güzelmiş' diyor. Bu durum gülüşmelere neden oluyor. Fransız elçi Baron de Tott, misafir olarak kaldığı bir evde, yatarken üç çini kâsede gül, portakal çiçeği ve limon reçellerinin bağa saplı küçük bir altın kaşık ve billur su bardağıyla beraber yatağının yanındaki sehpaya konulduğunu" anlatıyor. II. Mahmud döneminde Osmanlı ordusunda görev yapan Alman Subay Helmut von Moltke de, gül reçelinin sabahları bir bardak suyla kahveden önce yendiğini söylüyor ve okuyucularına bunu tavsiye ediyor.
İngiliz yazar Julia Pardoe, 1837 yılında devletin ileri gelenlerinden birinin evinde katıldığı ziyafette, yemek sonuna doğru pahalı reçeller, rengarenk şerbet ve limonatalar getirildiğini anlatıyor.

Saray ahalisi için reçel demek kutlama demekti. Tarihi belgelerde Sultan Süleyman’ın, oğulları Beyazıt ve Cihangir’in sünnet töreni ve kızı Mihrimah Sultan’ın düğününde 57 çeşit tatlı yaptırdığı görülüyor. Bunlar arasında 22 çeşit reçel var. Yine saray kayıtlarında padişahlar için 60 çeşit reçel yapıldığının bilgisi tarihleri ve tarifleriyle birlikte yer alıyor. Tabii saray reçellerini yapmak da tatmak da başlı başına bir ayrıcalık. Reçel, saraydan çıkıp konaklarda, daha sonra da Anadolu’da çeşitlenip farklı lezzetlerle yoluna devam etti. Böylece bir meyveyi ya da sebzeyi kışa şifa olsun diye saklama fikriyle doğan reçel her eve girdi.

Osmanlı Kayıtlarından İki Tarif

Kayıtlara geçen ilk ağaç kavunu reçelinin tarifini II. Murad'ın hekimbaşısı Şirvani kaleme almış

Ağaç kavunu keseler. Kabuğunu temizleyip dilim dilim edeler. Sonra 7 gün tuzlu suda ıslatalar. 2 günde bir tuzlu suyunu değiştireler. Bir gün, bir gece dahi kireç suyunda yatıralar. Tam 7 gün tatlı suda ıslatalar. Her gün suyunu değiştireler. Ta tuzu gide ve sonra şeker şurubunda batırarak ıslatalar. 10 gün miktarı dura. Şerbeti içtikçe dahi şerbet koyalar. Dilimler tatlı olur, şerbetten çıkaralar, şerbeti safi edeler, şeker içinde kaynatalar, kıvam verip 30-40 gün şeker cüllâbı (gülsuyu) içine dura, kuruya nebata (saf şekere) döne, kovanlara (ağaçtan oyulmuş kapaklı kavanozlar. II. Murat döneminde porselen gümüş ya da cam kavanozlar henüz yok) kona, istenildiği zaman yene. Turunç ve limon kabuğu dahi böyle edeler.

Gülbeşeker reçeli:

100 dirhem ala gül varağını (yaprağını) temizlerini ayırıp (beyaz kısmı, gül yapraklarının dibine yakın yerleri) kesip hazır edeler. Sonra damarlı ve küçüklerini 100 dirhem su ile bir taşım kaynatıp, hasıl olan suya 500 gr şekeri erittikten sonra gül yapraklarını atıp kıvama gelinceye kaynatalar. Sonra kapaklı billur kaselerde dağıtılıp saklana...

REÇELİN BAŞKENTİ ANTALYA


Bugün reçel denilince ilk akla Akdeniz ve Ege bölgeleri geliyor. Antalya reçelin başkenti konumunda. Kente özgü turunç, bergamut, kamkat, limon çiçeği gibi narenciyenin yanı sıra domates, karpuz ve patlıcan gibi sebzelerin de bulunduğu 50 çeşit reçel 30’dan fazla ülkeye ihraç ediliyor. Şehrin simgesi turunç reçeli geleneksel yöntemlerle 25 günde yapılıyor. Bozcaada’nın domates, üzüm ve gelincik reçelleri, İzmir’in zeytinli ve sakızlısı, Kıbrıs’ın ise portakal kabuğuyla yapılanı dünyaya nam salmış lezzetlerimizden.

ANADOLU’NUN 50 LEZZETİ


- Acı biber - Ahududu - Antepfıstığı - Ayva - Bal Kabağı - Bergamot - Böğürtlen - Ceviz - Çam kozalağı - Çağla Reçeli -Çilek - Domates Reçeli -Dut -Elma - Enginar- Erik - Frenk üzümü - Gelincik - Gül -Havuç - Ihlamur - İncir - Karabaş Otu - Karadut - Kamkat -Karpuz kabuğu - Kayısı - Kestane - Kızılcık - Kiraz - Limon çiçeği - Muz - Mandalina Kabuğu - Muşmula - Mürdüm eriği - Nane - Nar - Pancar - Patlıcan - Portakal -Sakız - Soğan -Süt - Şeftali - Turunç - Tatlı patates - Üzüm - Vişne - Yaban Mersini - Zambak - Zeytin. Reçel çeşitleri:

-Yumuşatıcı etkili: erik, kayısı, dut, incir, çilek, elma, armut, kabak, üzüm, portakal, mandalina, kavun

-Peklik etkili : ayva, vişne, kızılcık, şeftali, bergamot, patlıcan, karpuz kabuğu, REÇEL YAPIMI İPUÇLARI VE GÜNÜMÜZ Bir zamanlar bizde de olan reçel ikramı, halen Azerbaycan'da sürüyor. Çay sofrasında, çayın yanında çeşitli reçeller (mürebbe), sert kesme şeker, şekerlemeler, çeşitli pastalar bulunuyor. En özgün reçelleri: Taze ceviz, karpuz kabuğu, patlıcan, domates, böğürtlen, beyaz kiraz, erik, kayısı, şeftali.


Püf noktalarıGünümüzde reçel, şeker ve glikozdan yapılmaktadır. Fabrika üretiminde ucuz olduğu için genelde glikoz kullanılır.


Aslında reçel yapmak, meyveleri şekerle ısıtmak ve sonra sterilize, hava sızdırmayan kavanozlardan saklamaktan ibaret… Kolay gibi görünüyor ama iyi reçel yapmanın bir sanat olduğunu, iyi bir reçelin olmazsa olmazları bulunduğunu unutmayalım: * Mutlaka olgun ama çürük olmayan meyveler kullanın.

* Su ve şeker oranını iyice ayarlayın. * Kaynamadan önce şekeri mutlaka eritin. * Karıştırırken tahta kaşığı tercih edin. * Kaynarken ara ara üzerindeki köpüğü alın. Köpükler hemen değil, kaynama durunca yayvan süzgeçle veya tahta delik spatülle alınmalı.Reçelin çok köpüklenmemesi için kaynama başlayınca yarım çay kaşığı tereyağı atılmalı.

* Kaysı reçeli çok köpük yaptığından, piştikten sonra köpükler alınmalı.

* Kestirme:Reçellerin ileride bozulmaması ve şekerlenmemesi için ateşten indirmeden 2 dakika önce 2 parça limon tuzu veya yarım limon suyu sıkılmalı. Reçel şurubunun kıvamını anlamak için, birkaç damlası küçük bir tabak içindeki soğuk suya bırakılır. Şurup damlaları suyun içinde sağa sola dağılmazsa kıvamda demektir. Kestirme bu sırada yapılır.

* Reçel geniş kapta, ağzı açık olarak yapılmalıdır.

* Reçelin cam kavanozda saklanması sağlık açısından daha iyidir.

* Reçel doldurulacak kavanozlar iyice kurulanarak, ağızları iyice kapatılarak hava ile teması kesilmelidir.


Reçel ve Sağlık Reçel, Osmanlı'da aynı zamanda şifa veren bir gıda olarak da değer görmüş. Zaten şeker Osmanlı'ya ilk geldiğinde önce eczacıların eline verilmiş. Reçelhanede de padişahın ilaçları yapılmış, yani reçelhaneler bir nevi eczane görevi görmüş. Günümüzde ise reçel, uzak durulması gereken başlıca yiyecek muamelesi görüyor. O dönemde meyvenin çiçeğinin yapısına göre sağlık açısından faydaları saptanmış. Bu bilgileri Cerrahpaşa Denantoloji Bölümü Profesörü Ayten Altınbaş'ın araştırmalarından öğreniyoruz. Gül reçeli karaciğer rahatsızlığına ve mideye iyi geliyor. Gece yatarken bir kaşık alınmasında fayda var. Ağaç kavunu reçeli ise bronşite ve nefes darlığına faydalı, hazmı kolaylaştırdığı da tespit edilmiş.


Bugün şeker çok pahalı değil ama yine de üretiminde onun yerine farklı maddeler, örneğin mısır glikozu kullananlar olduğunu sık sık duyuyoruz. Bu durumda sağlığa yararlı olan vitamin deposu reçel, tehlikeli bir ürüne dönüşebiliyor… TARİFLER

Patlıcan reçeli Malzemeler - 30 adet küçük boy patlıcan (5 cm. uzunluğunda) - 1.5 kg toz şeker - 1 litre su -1 limonun suyu Yapılışı Patlıcanların sapını kesin. Kabuklarını soyun. Tencereye alıp üzerini geçecek kadar sıcak su ilave edin. 20 dakika haşlayın. Suyunu süzüp 4-5 kez soğuk sudan geçirin ve yarım saat soğuk suda bekletin. Tozşekeri büyük bir tencereye alıp üzerine 1 litre su ilave edin. Şerbet kıvamına gelinceye kadar kaynatın. Patlıcanların suyunu süzüp şerbete ekleyin ve reçel kıvamına gelene kadar ağır ateşte kaynatın. Ocaktan almadan önce limon suyunu ilave edip 2 dakika daha kaynatın. 5-10 dakika dinlendirip kavanozlara doldurun. Reçeller soğuduktan sonra kavanozların kapaklarını sıkıca kapatın.


KAYISI REÇELİ


Malzemeler:


-2 kilo kayısı

-1 kg. şeker(esmer şekerse 500gram)

-1 bardak kaynak suyu

-10 adet karanfil

-1 parmak boyunda kabuk tarçın

-1/2 limon suyu


Yapılışı:


-Yıkanıp, çekirdekleri çıkarılan kayısılar dörde bölünür.

-Geniş tencereye bir sıra kaysı, bir sıra şeker ve birkaç karanfil serpilir. Bitinceye kadar aynı işlem yapılıp, orta yere diklemesine tarçın yerleştirilir.

-Buzdolabında, üstü kapalı 1 gün bekletilir.

-Ertesi gün üstüne 1 bardak su serpilip, harlı ateşte 10 dakika kaynatılır, ardından ateş kısılır. Arada tahta kaşıkla karıştırıp, şurubun kıvama girmesi beklenir.

-Bu arada köpükleri alınır.

-Yarım limon suyu ile kestirilerek (şekerpare kaysı kullanılmışsa 1 limon), 2 dakika sonra ateşten alınır.

-Reçel kuru kavanozlara konup ağzı kapalı olarak saklanır.

MÜRDÜM ERİĞİ REÇELİ

Malzemeler


-2 kg mürdüm eriği

-1 kg. şeker

-10 adet karanfil

-1/2 limon suyu

-1 bardak kaynak suyu


Yapılışı


-Kaysı reçeli gibi hazırlanır. İçine tarçın konmaz!

ARMUT REÇELİ




Malzemeler


-2kg.armut

-750 gram esmer şeker(1kg.normal şeker)

-1 kabuk tarçın(serçe parmağı uzunluğunda)

-1 bardak kaynak suyu

-1/2 limon suyu


Yapılışı


-Armutlar ufak parçalara bölünüp tencereye yerleştirilir.

-Üzerine kararmaması için limon suyu gezdirilip, ortasına tarçın yerleştirilir, şeker dökülerek hava ile teması kesilir.

-Buzdolabında 5 saat bekletilerek çıkarılır.

-Tencere ılınınca 5 dakika harlı, ardından kısık ateşte pişirilir.

-Şurubu kıvama girince ateş kapatılır.

ELMA REÇELİ



Malzemeler


-2 kg. kırmızı elma

-500 gr.esmer şeker(1kg. normal şeker)

-2 kabuk tarçın

-1/2 limon suyu

-2 bardak kaynak suyu


Yapılışı


-Armut reçeli gibi pişirilir. Üzerine ceviz kırıkları serpilerek kullanılırsa tadına doyum olmaz...


ÇİLEK REÇELİ



Malzemeler:


-1 kilo çilek

-750 gram toz şeker

-1 adet limon ya da 1 çay kaşığı limon tuzu


Yapılışı:


1. Çileklerin yeşil yapraklı kısımlarını temizleyin ve bol suda güzelce yıkayın. Çilekleri yıkarken ezmemeye ve zedelememeye özen gösterin.

2. Yıkanan çilekleri süzgü içerisine alarak, sularının tamamen süzülmesi için bir süre bekleyin.

3. Çilekleri reçelinizde bütün olarak ya da ikiye bölerek kullanabilirsiniz.

4. Çilekleri derin bir kase içerisine alın. Ardından üzerine toz şekeri dökün. Toz şekere yatırılan çilekleri bir gece buzdolabında bekletin.

5. Ertesi gün buzdolabından çıkarılan çilekler suyunu salmış bir şekilde pişirmeye hazır olacaktır.

6. Çilekleri reçel tenceresine aktarın ve ilk olarak reçelinizin yüksek ateşte kaynama noktasına ulaşmasını bekleyin.

7. Reçelinizi arada bir karıştırmayı ihmal etmeyin.

8. Çilek reçeliniz fokurdamaya başlayınca, ateşi kısın. Kısık ateşte reçeliniz ağır ağır pişmeye devam etsin.

9. Reçeliniz kaynarken üzerinde biriken köpükleri her defasında sıyırmanız gerekmektedir. Yüzeyde biriken pembe köpükleri tahta kaşıkla sıyırabilir ya da az miktar tereyağı ilave ederek köpüklenmeyi önleyebilirsiniz.

10. Kaynamaya devam eden çilek reçelinin koyu bir kıvama gelmesi için yaklaşık 20 dakika pişmesi yeterli olmaktadır. Siz yine de 20 dakika dolunca reçelinizin kıvamını test etmeyi ihmal etmeyin.

11. Dolaptan çıkardığınız tabağın içerisine bir çay kaşığı reçelden akıtın. Ardından tabağı tekrar buzdolabına koyun. 3-4 dakika sonra tabağı buzdolabından çıkarıp yana eğdiğinizde reçeliniz su gibi akmıyorsa, hazır demektir. Eğer reçelinizin kıvamı duruysa, bir müddet daha kaynatın.

12.Çilek reçelinizi ocaktan almaya yakın 1 adet limonun suyunu sıkın ve taze limon suyunu reçelinize ilave ederek karıştırın. Evinizde limon yoksa bir çay kaşığı limon tuzu da ilave edebilirsiniz. Bir taşım da limon suyuyla kaynayan reçelinizi artık ocaktan indirebilirsiniz.

13. Çilek reçelinizi sıcaklığı ile kavanoza doldurun ve kavanozun kapağını sıkı bir şekilde kapatın. Reçel kavanozunu ters çevirdikten sonra, 12 saat süre ile soğumaya bırakın.

14. Ev yapımı çilek reçelinizi ışık almayan, serin ve nemsiz bir ortamda muhafaza etmeye özen gösterin. Reçelinizi buzdolabında da saklayabilirsiniz.

Vişne Reçeli



Malzemeler :

-1 kg vişne

-1,5 kg şeker

-½ bardak su

-1 limon suyu


Yapılışı :


-Tokanın kapalı bölümünü kullanarak vişne’nin çekirdeklerini çıkarın (özel reçel mağazalarında bunun için özel alet bulunmaktadır).

-Çekirdeklerini Vişne’ye en az hasar vererek çıkarın, aynı zamanda çekirdek çıkarma sürecinde vişnenin her damla suyunu derin bir kapta toplayın.

-Vişne, vişne suyunu, suyu ve şekeri derin bir kaba koyun ve orta ateşte pişirin.

-Kaynamaya başlayınca ısıyı azaltın.

-Ardından kısık ateşte kaynamaya bırakın, yüzeyde oluşan köpüğü ise delikli bir kaşıkla kaldırın.

-Şurup karamelize olmadan yeterince kalınlığa ulaştığı zaman reçel hazırdır.

-Bunu kontrol etmek için suya birkaç damla şurup atın, hemen erimeyen bir yuvarlak haline dönüşmesi gerekmektedir.

- Kabı ateşten çekmeden önce limon suyunu ekleyin ve iyice karıştırın.

-Daha sonra steril kavanozlar içine koyun, kapağı sıkıca kapatın ve soğuyana kadar kavanozları tersine çevirin.

-Kavonozları bir mutfak dolabında bekletin, açık olanları ise buzdolabında koruyun.


ELMA REÇELİ



Malzemeler

10 doğranmış orta boy elma

5 su bardağı toz şeker

2 su bardağı su

1 çay kaşığı limon tuzu

3 tane karanfil

3 çubuk tarçın


Yapılışı:


-Tencerede su ve şekeri 5 dakika kaynatın.

-Elma, tarçın ve karanfil ekleyerek karıştırın.

-Limon tuzunu da ekledikten sonra kısık ateşte 30 dakika pişirin.

-Kavanozu ve kapağını kaynar suya sokup çıkarın ve fırında iyice kurutun.

-Kavanozlar ve reçel sıcakken reçelleri kavanozlara doldurarak kapağını sıkıca kapatın ve ters çevirin.

-Serin bir yerde muhafaza edin.


Kaynakça:

http://www.kadinlardunyasi.org/saglikli-recel-uretimi-ve-recelin-tarihi

http://www.star.com.tr/cumartesi/osmanlinin-en-tatli-mirasi-recel-haber-1247211/

http://www.ask-inebi.com/?Syf=18&Hbr=79756&/RE%C3%87EL-YEMEY%C4%B0-SEVERM%C4%B0S%C4%B0N%C4%B0Z?

http://blog.milliyet.com.tr/ramazan-recelleri/Blog/?BlogNo=197958

https://www.sabah.com.tr/yemek-tarifleri/tatli-tarifleri/2017/02/25/cilek-receli-tarifi-cilek-receli-nasil-yapilir

http://balkon3.com/tr/recel-ve-balkanlar/

https://www.elele.com.tr/yemek/turk-mutfagi/elma-receli



59 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page