top of page
Yazarın fotoğrafıözdenbekir karakaş

SEZAR, RÜSTEM VE SEZARYEN Mİ? RÜSTEMYEN Mİ?



Sezaryen modern tıbbın bir uygulamasıdır. 1500’lü yıllarda ilk defa anne ölümü olmadan başarılı Sezaryen Batı da gerçekleştirilmiştir. Bu konu mitoloji ve tarihte de biraz tartışmalı yer almaktadır.

İlk başta Sezaryen kelimesinin kökeni konusu tartışmalıdır. Kimileri Sezaryen kelimesinin Sezar’dan geldiğini söylemektedir. Batı kaynaklarında Sezaryen kelimesinin Latince “caedere” (kesme) kelimesinden türetildiği yazılmıştır. Roma tarihçisi Gaius Plinius Secundus Jul Sezar’ı onurlandırmak adına Büyük İskender’in mucizevi doğumuna atfen Jul Sezar bahsinde Sezar’ın atalarından birinin doğumunu her mitolojik hikâyedeki gibi mucizevi doğuma bağlamak için “ab utero caeso” (rahimden kesilen) ifadesini kullanmıştır. Bu hatalı etimolojik karşılık, modern etimoloji sözlüklerinde kendine yer bulamamıştır. Bu hatalı etimolojik karşılık günümüz Almanca, Danca, Felemenkçe, İsveççe ve Macarca ‘da sezaryen kelimesi sırayla “kaiserschnitt”, “kejsersnit”, “keizersnede”, “kejsarsnitt” ve “császármetszés” olarak geçer ve bu tam olarak "imparator kesimi" anlamına gelir. Almanca “kaiserschnitt” kelimesi aynı zamanda Japon ve Kore dillerine de aynı anlamla geçmiştir.



Yine Roma mitoloji tarihinde Jul Sezar odaklı farklı bir hikâye de, Roma imparatorunun sezaryenle doğduğundan bahsedilmektedir. Bu tamamen yanlıştır. Bu hikâyenin bir başka şeklinde Doğu mitolojisinde yer alan fil ve benzeri simgelerde hikâyede yer almaktadır. Jul Sezar’ın M.Ö. 100 gibi yaşadığı göz önüne alındığında, Firdevs’inin Şehnamesinde geçen İran mitolojisindeki Sezaryen bahsi daha eskidir ve Roma mitolojisine büyük olasılıkla İran mitolojisinden taşınmıştır. Olayın “fil” gibi İran ve Hint felsefesinin değişmez mitolojik simgeleriyle dolu olması da bunu göstermektedir.




Sîmurg’un yardımı ve bilgeliği sayesinde annesinin karnının yarılarak doğmuş olan Rüstem, İran mitolojisinin meşhur karakteri Sam oğlu Zâl’in oğludur. Çeşitli özellikleriyle Hint-İran tanrılarından Hint ve Grek mitolojisinden Herakles ile Prometheus’a benzeyen, onlar gibi daima iyinin yanında yer alan ve daima galip gelen Rüstem İran mitolojisinden sonra İslam mitolojisinde de yerini almıştır ve dinsel bir güç simgesi haline dönüşmüştür.

Pehlevî edebiyatında Rostahm ve Rostethem şekillerinde geçer ve “iri yapılı, güçlü” anlamını taşır; bazen da aynı manadaki “Tehemten” lakabıyla birlikte kullanılır. Aslında Zaloğlu Rüstem’in Eşkânî ileri gelenlerinden bir kahraman olduğu ve millî destana girmesiyle birlikte kendisine birtakım olağan üstü efsanevî özellikler atfedildiği sanılmaktadır.

Hakkında en geniş bilgiyi veren Firdevs’inin Şehnâme’sine göre; Rüstem, millî kahraman ak saçlı Zâl’in Kâbil Hükümdarı Mihrâb’ın kızı Rûdâbe ile evliliğinden, çok iri olduğu için doğumunu gerçekleştiremeyen annesinin karnını daha Sîmurg’un yarmasıyla dünyaya gelmiştir. Simurg Rüstem’in babası ak saçlı Zal’ı da kendi yuvasında büyütmüş İran-Hint mitolojisinin en önemli karakterlerinden biridir. Rüstem hızla büyüyüp gelişerek kısa sürede yiğitlere yaraşır bir vücut yapısına ve güce kavuşmuştur.



Firdevs’inin Şehnamesinde Sezaryen anı, günümüz Sezaryenini göz önüne alındığında şaşılacak kadar gerçekçidir;

*Rûdâbe, doğum zamanına kadar, uyku ve rahat yüzü görmedi.

*Sanki derisinin içi taşla doldurulmuş ve karnındaki demirden bir yaratıkmış gibi bir hale gelmişti.

*Nihayet bir gün, aklı başından tamamıyla gitti, kendinden geçti. Bunun üzerine, Zâl’in sarayından bir vaveylâdır yükseldi.

*Sinduht feryada ve elleriyle yüzünü vurup misk kokulu saçlarını yolmaya başladı.

*Zâl’e koşup, o düzgün Selvi deki yaprakların artık solduğunu haber verdiler.

*Zâl; yanakları gözyaşı içinde ve yüreği parça parça, Rûdâbe’nin başucuna geldi.

*Harem dairesindeki kadınlar saçlarını yoluyor, başlarını açıp yüzlerini ve saçlarını gözyaşlarıyla ıslatıyorlardı.

*Zâl, bu hâl karşısında, düşünceye daldı ve bu düşünce ile derdi biraz hafifler gibi oldu:

*Hatırına, Sîmurg’un kanadı gelmişti. Buna çok sevindi ve koşup Sinduht’a müjdeledi.

*Bir buhurdan getirterek içinde ateş yaktı ve orada Sîmurg’un kanadından küçük bir parça yaktı.

*Bunun üzerine hemen hava karardı ve o, yeryüzüne hâkim olan kuş,

*Döktüğü yağmur mercan, mercan değil hatta can rahatlığı olan bir bulut gibi aşağıya indi..

*Zâl, bu gelişi için, ona uzun uzun teşekkür etti ve onu överek önünde saygı ile eğildi.

*Simurg ona: “Senin bu kederli halin ne söyle? Aslan gözünde yaşın ne işi var?

*Şu ay yüzlü gümüş selviden, ün peşinde koşan bir çocuğun olacak.

*”Aslanlar onun ayağının tozunu öpecek ve bulutlar onun başının üstünden geçmeye cesaret edemeyecekler;

*”Sesinden kaplanların derileri parçalanacak, duydukları korkudan dişleriyle tırnaklarını kemirecekler;

*”Onun gürzünün sesini duyup göğsünü, kolunu ve pazısını görünce

*”Çeliği çiğneyen savaş erinin bile yüreği yerinden kopacak;

“Akılca ve fikirce Sam’a, kızdığı zaman da bir savaş alanına benzeyecek;

*”Boyu, posu bakımından bir Selvi’yi, gücü bakımından da bir fili andıracak; tek parmağı ile bir kargıyı iki millik yere atabilecek.

“İyilikleri veren Tanrının izni ile ve yaradılışın türesine uygun olarak, şimdiye kadar, böyle bir pehlivan doğmuş değil.

*”Sen hemen bana, su rengindeki çelikten yapılmış bir hançer, bir de uyanık yürekli, büyüden iyi anlayan birisini getir.

*”Bu aya benzeyen Rûdâbe’yi, önce, şarapla sarhoş eder, yüreğindeki korkuyu ve kuruntuyu giderirsin.

*”Sen sadece dikkatli olmaya bak. Getireceğin o uyanık yürekli adam, yapacağı büyü sayesinde, Rûdâbe’nin böğründen çocuğu çıkaracak.

*”O düzgün selvinin dölyatağını, hiç acısını duyurmadan, açarak

*”Oradan çocuğu dışarıya alacak ve o ayın böğrünü kan içinde bıraktıktan sonra,

*”Yardığı yeri de dikecek. Sen hiç korkma ve yüreğinden her türlü tasayı ve kuruntuyu kaldır, at!

*”Sen, yalnız benim sana şimdi söyleyeceğim otu al, onu süt gibi misk ile döv ve her üçünü de gölgede kuruttuktan

*”Sonra bunları yaranın üzerine sür! Göreceksin ki, sürer sürmez, hasta ıstırabından kurtulacaktır.

*”Bu da olduktan sonra, onun üzerine bir de benim tüyümü sürersen, gücünün etkisini görürsün.

Firdevsi doğum sonrası da çocuğunun adının ne olduğunu manasını şöyle yazmıştır;

*”Oh, artık kurtuldum! Istırap sona erdi..” dedi. Bunun üzerine, çocuğun adını, “Kurtuldum!” anlamına olarak Rüstem koydular.



Roma hukukunda dönemin dini inanışına göre (Mani inanışı dönemi) hamile bir kadının karnındaki çocuğun çıkarılması zorunluluğu hükümleri kanunu koyan gücü belirtmesi sebebiyle “imparator kesimisezaryen olarak kullanılagelmiştir. Bunun yerine kadının ıstırabını azaltmak ve çocuğu kurtarmak amacıyla yapılan bu operasyon Rüstem’in adının manası olan kurtuldum türetilerek neden Rüstemyen olmasın ki?



Kaynakça:

Firdevsi. Şehnâme I. Çeviren: Necati LUGAL. Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. İstanbul, 1992

YILDIRIM Nimet. RÜSTEM-i ZÂL. https://islamansiklopedisi.org.tr/rustem-i-zal

Sezaryen. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sezaryen


139 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page